Hayatımızda bazen bazı anları hafızamıza kazımak ve sonsuza kadar hatırlamak isteriz. Bazense tam tersi o ana dair her şeyi silip atabilmek, hiç yaşanmamış gibi davranabilmek isteriz. Hatta unutma isteği bazen o kadar yoğun bir hâl alır ki sadece o anı değil kendimizi de unutmak ve hatta unutturmak isteriz. Çünkü bazen insanın hataları, anıları insana ağır gelir. Bazen onları cesurca sırtlanmayı başarabilsek de bazen de unutmak ve unutturmak isteriz. Yüzleşmek istemeyiz onlarla, onlarla yürümek istemeyiz önümüzde uzayıp giden yolu. Yeni bir başlangıç yapabilmek isteriz kısaca. Ve yeni bir başlangıç yapabilmek için temiz bir sayfa açabilmek isteriz. Bu yüzden diğerlerinin hafızasından silinip gitmek, unutulmak isteriz. Bir dersimizde hocamız unutulma hakkı diye bir kavramdan bahsetmişti. Bu yazıyı yazmama sebep olan da o dersti zaten. Dersten sonra okuduğum makalelerden birinde bu kavram şöyle tanımlanıyor: "Unutulma hakkını, bireyin internet ortamında yer alan ve üçüncü kişil
Aydınlatmak için değil, aydınlanmak için...