Lafı hiç uzatmadan geçen hafta bıraktığım yerden söze devam ediyorum.
Freud'un Oedipus teorisine bakış şekli psikanalizin yayılması safhasında gerçekten giderek daha ilginç bir hal almaya başlıyor. Demeye çalıştığımı Freud'un yazdığı aşağıdaki paragrafı okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız.
"Bu gezegene her yeni gelen, Oedipus kompleksiyle başa çıkmak zorundadır; bunu başaramayan, nevroza kurban düşer. Psikanalitik çalışmaların gelişmesiyle Oedipus kompleksinin önemi gittikçe daha belirginleşmektedir; kabulü, psikanaliz yandaşlarını karşıtlarından ayıran bir parola halini almıştır."
Freud'un sözlerinden de anlayacağınız üzere Freud için Oedipus kompleksini kabul etmeyen veya bu fikre zıt bir fikir ortaya sunan her kişi psikanaliz "davasına" ihanet etmiş sayılıyordu.
Bu noktada yine yazım için kullandığım kaynaktan yararlanmak istiyorum ve sizi Breger'in sözleriyle baş başa bırakıyorum.
"Teorinin ne kadar kapsayıcı olduğuna dikkat edin. 'Bu gezegene her yeni gelen', Oedipus kompleksiyle başa çıkmak zorunda: yani kişisel deneyimleri hesaba katılmaksızın, tarih boyunca bütün toplumlardaki herkes. Freud'un deyimiyle Oedipus kompleksi "psikanaliz yandaşlarını karşıtlarından ayıran bir Shibboleth'tir. Eski Ahit'te Shibboleth[parola] kelimesi, müminlerle zındıkları birbirinden ayırmak için kullanılan bir ölçüt ya da sınav anlamına gelir, Freud'un kafasında da tam olarak bu vardır; bu dogmayı sorgulayan hiç kimse psikanaliz içinde barınamaz."
1900'lü yılların başından itibaren Freud'un yaptığı çalışmalar dünya çapında duyulur hale gelmiş ve yayılmıştı. Bu gelişmeler sonucunda psikanaliz cemiyetinin öncüsü olarak gösterebileceğimiz "Çarşamba Cemiyeti" kurulmuş oldu.
Bu toplantılarda Freud'a onun kitaplarını okuyup fikirlerinden etkilenmiş küçük çaplı bir entelektüel grup eşlik ederdi. Ve bu toplantılar belirli bir ritüele uyularak gerçekleştirilirdi. Önce üyelerden biri bir bildiri sunardı. Bu bildiri grup arasında bir süre tartışılırdı fakat en son sözü her zaman Freud söylerdi. Sadece bu durumdan bile anlayabileceğimiz gibi Freud bu küçük grupta adeta bir peygamber saygısı görüyordu. Ve gelen insanlar da onun müritleri gibiydi. Mutlak yetki Freud'un elindeydi. Öğrenciler ortaya sunulan fikirleri tartışabiliyor görünse de sonunda her zaman Freud'un ortaya koyduğu yorum doğru yorum olarak kabul görüyordu. Zaten bu anlayışı kabul etmeyenler de birer birer bu grup içerisinden dışlanacaklardı.
Freud'un pskinaliz konusundaki tavrına değinmişken bunu biraz detaylandırmak istiyorum.
Freud kendi icadı olduğunu düşündüğü psikanaliz hakkında başından beri çok korumacı ve savunmacı bir tavır sergiliyordu. Çok defa kimlerin kendine psikanalist deyip kimlerin diyemeyeceğini sadece kendisinin belirleyebileceğini söylemişti. Freud dünyayı kendisine ve psikanaliz hareketine düşman olanların olduğu bir yer olarak görüyordu. Bu yüzden de kendisini ve ortaya attığı fikirleri koruyabilmek için kendisinin komuta edeceği ve sadık destekçilerinin olduğu bir ordu oluşturması gerektiğini düşünüyordu ve bunu yaptı da.
Psikanalizin gelişmesi sürecinde psikanaliz cemiyetlerinde kullanılan dil dahi Freud'un bu fikirlerini yansıtacak nitelikteydi. Burada yine Breger'e kulak verelim:
"Psikanaliz 'düşmanlar' ve 'muhalifler'le, fikirlerini kabul etmeyen herkesle, kuşatılmış bir hareketti ve kendi yandaşlarından oluşan ordu onlara karşı koymak zorundaydı. Takipçileri 'davaya' 'sadakatlerini' göstermeleri gereken 'partizanlar' ve 'silah arkadaşlarıydı.' Aynı fikirleri paylaşmayanlara 'dönek' ya da 'hain' deniyor, dışlanarak disipline ediliyorlardı."
Bu paragrafta da Freud'un bu konudaki tavrının daha net görülebildiğini düşünüyorum ve hem bu yazıma hem de Freud dosyasına burada son vermek istiyorum. Daha önce de belirttiğim gibi bu dosyayı oluştururken Louis Breger'ın Freud: Görüntünün Ortasındaki Karanlık isimli kitabından yararlandım. Daha anlatılabilecek çok fazla şey var fakat bu kadarının bu mecra için yeterli olduğunu düşünüyorum. Daha fazlasını öğrenmek isteyenler kitabı okuyabilirler.
Benim için hazırlaması hem çok zor hem çok keyifli bir seri oldu. Umarım sizler de severek okumuşsunuzdur. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere Hoşça kalın!
-Eda
#aydinlatmakicindegilaydinlanmakicin
Yorumlar
Yorum Gönder